⛄ Hem Işe Gidip Hem Kpss Çalışanlar

Mezun olduktan sonra anne ve babasından harçlık istemeye utanan genç meslektaşlarıma, zor şartlarda KPSS sınavına hazırlananlara, ziraat mühendisi olup asgari ücretle yaşamaya çalışıp, gizli gizli ek işler yapanlara, asgari ücretle güneşin altında elleri nasırlı tarım sektörü çalışanlarına, hizmet sunan ve emek çalışanbiri varsa, çalışanlar bu durumu yöneticilerine bildirmelidir. Çalışanlar yetkilerini asla yakın bir akrabalarını işe almak, gözetlemek veya ona uygulanan şartları etkilemek için kullanmamalıdır. Çalışanlar, Şirketin menfaatleriyle çelişen bir durum söz konusu olmadıkça Anadolu Efes Yakıntarihli bir çalışma ancak, tele-çalışmanın hem 'ortalama' çalışanlar arasında hem de engelli çalışanlar arasında hastalık sebebiyle işe gidememeyi azalttığını göstermiştir. Yakın zamanda yapılan bir başka çalışmada, tele-çalışmaya erişim, takipte (1 yıl sonra) işe daha fazla bağlılık (iş Verginin matrahı; Motorlu taşıtlarda vergi matrahı spesifik matrah (miktar esası)tır.spesifik matrahın özelliği, matrahın ağırlık yaş, hacim, uzunlu vb. gibi fizik ölçülerden oluşmasıdır. Motorlu taşıtlarda vergi matrahı, yaş, ağırlık, hacim, kalkış hızı gibi fiziki ölçülere göre belirlenmektedir. Vergi tarifesi. hemişe gidip hem sosyalleşilemiyormuş bu sabah öğrendim. 15 Jan 2022 Bu nedenle çalışanlar nakdi ücret desteği aldığı bu dönemde, hem kendileri hem de bakmakla yükümlü olduğu aileleri için sağlık hizmetlerinden yararlanmaya devam ediyorlar. Bu uygulamada, ücretsiz iznin 1 aydan uzun sürmesinin bir önemi bulunmuyor. Kısa Çalışma Döneminde Sağlık Hizmetinden Yararlanma CarrefourSAİnsan Kaynakları Politikası. CarrefourSA İnsan Kaynakları stratejileri, Yeni Neslin Sabancı’sı vizyonu doğrultusunda “En Çok Tercih Edilen İşveren” olma hedefini destekleyecek şekilde tasarlanmıştır. İnsan Kaynakları yönetim ve uygulamalarının hedefi; bireylere bir amaç ve kendini gerçekleştirme imkânı 6UmeOS. Sıcak Fırsatlarda Tıklananlar Editörün Seçtiği Fırsatlar Daha Fazla Bu Konudaki Kullanıcılar Daha Az 2 Misafir 1 Mobil - 1 Masaüstü, 1 Mobil 5 sn 40Cevap 3Favori Daha Fazlaİstatistik Konu İstatistikleri Son Yorum 5 ay Cevaplayan Üyeler 31 Konu Sahibinin Yazdıkları 1 Ortalama Mesaj Aralığı 10 gün 10 saat 27 dakika Son 1 Saatteki Mesajlar 1 Favoriye Eklediklerim 3 Konuya En Çok Yazanlar imperial93 3 mesaj 120205044 3 mesaj flyer_mig 2 mesaj Ursa Minor 2 mesaj sedatistan 2 mesaj Konuya Yazanların Platform Dağılımı Masaüstü 26 mesaj Mobil 11 mesaj Mini 2 mesaj 1 mesaj Konuya Özel Merhaba 27 yaşında iş arayan işsizlerden biriyim, 2017 yılında Ekonomi Finans lisans bölümünden ortalamayla mezun oldum. Maddi sıkıntılardan dolayı 2 yıl kadar vasıfsız eleman gerektiren işlerde para kazanmam gerekti, sonrasında tecilim bitti ve 6 ay askerlik hizmetini yaptım. Döndüğümden beri iş arayışındayım. Kariyerimde finans uzmanı yada muhasebeci olarak ilerlemek istesem de daha yolun başındayım lisans programı bitirmek dışında cv'ye ekleyebildiğim pek bir şey olmadı. İş ilanlarına baktığımda yetiştirilmek üzere bile olsa SMMM büroları, bankaların müfettiş yardımcılıkları; 2-3+ yıl tecrübe, bir ton sertifika SPL, CIA, CFA, SMMM, IELTS, MBA vb., ileri düzey ingilizce, 27-30 yaş sınırı ve karşılayamadığım nice şart sunuyorlar. Bir tarafta KPSS kafamı kurcalıyor. Sertifika almak eğitimini gerektiriyor hem zaman hem para demek bu yüzden yanlış adım atmak istemiyorum. Ne yapacağımı şaşırmış durumdayım, yol gösteren kimse de yok etrafımda. Çaresiz ve işe yaramaz hissediyorum. Sizce ne yapmalı? ileri ingilizcem ve mba var. iibf mezunuyum ve issizim. yazilim ogrenmeyi dusunuyorum. diyeceklerim bu kadar. quoteOrijinalden alıntı Ria Punkcatileri ingilizcem ve mba var. iibf mezunuyum ve issizim. yazilim ogrenmeyi dusunuyorum. diyeceklerim bu kredisi alıp iş kurun. Ülkemiz gençliği girişimcilikten ve risk almaktan korkuyor haklı olarak... ne kredisi ne isi. cebimde bes kurus yok diyorum is kur kredi cek diyorsun. Mecburiyetten dolayı "ne iş olsa yaparım" kafasında biri olarak,işkur üzerinden hatırı sayılır sayıda iş verene ulaşılabiliyorum AMAişverenlerle anlaşabilmek mümkün değil gibi, sanki hepsi anlaşmış veçalışanı mutsuz ederek, kısa vadeli çıkarlar peşine düşmüşler çalışanlar da hak etmiyor değil.Olsun, bir kaç tane daha ilan var, onlarla da görüşeceğim, belki düzgün birileriyle karşılaşırım. Bak dünyaya Para kazanan kim var Lastikçi mi, git meslek edindirme kurslarına lastikçilik öğren Kaynakçı mı git kaynakçılık öğren Elinin altında İnternet vwr Ben şuyum ben buyum ben üni mezunuyum deme 15 yaşında gibi git iş öğren. Yazılım oto sanayi kaporta vs vs ne olursa. Ama tam öğren, ve Network geliştir. Artık en basit işler için bile Network gerekiyor. kpss girip düz memur olmak da bir seçenek bence alternatifin olsun diye yazdım hocam hangi bölümen mezun olduğun farketmeksizin alım yapan düz memurluklar kişi işkur yatırımcı ol girişimci ol diyor ama ne hayret bu kadar girişimcinin zamanı bol da donanımhaberde harcıyor heralde. Yazılım öğren kendini geliştir İşsizlik büyün sorun, ilgilenen kimse yok tabii. Hayal satıyorlar, çözüm yok. Aramaya devam ediliyor, sen de aramaya devam et, çevrende bağlantı sağlayabilecek insan yok mu hiç? Eğer bir kişi bile varsa ona ulaş, derdini anlat, bağlantısız olmuyor. Ben de uzaktan makale yazma işi buldum, harika diyemem fakat deneyim kazanmak için kabul ettim, tecrübe diye herkes çıldırıyor. İnsanların gözüne girmeye çalışacağız, umarım sen ve hepimiz iyi imkanlar buluruz. Web programcısı olsaydın seninle çalışırdım. Geçen konu açmıştım, anime sitesi için çalışan diye o zaman buradan buldum gereken internetten bir şeyler öğrenmeye bakacaksın. Açıkca söyleyeyim bu forumda yıllardır söylediğim gibi boşuna üniversite okudun, zamanını ve paranı çöpe attın. Eğer benim gibi çocukken çalışmaya başlasaydın bu sorunlar olmayacaktı. Çünkü ben üni okumak yerine çalıştım ve şuan çok şükür bir sıkıntım yok. Tabi bunlar geçti artık. O yüzden internetten bir şeyler öğrenmeye bakman lazım. Hala yazılım öğren diyen ver allah akıl fikir versin umarım trollüne yazıyorlardır. Üniversite kesinlikle sizi öne çıkaracaktır. Alanınızla ilgili ingilizceniz de kendinizi ifade etmeye yetiyorsa önünüzde açık kapı kariyer yapmak ise, bir mali müşavire gidip "Para istemem bana bu işi öğret her gün mangal yakayım sana" diyebilmelisiniz veya asgari ücreti kabul etmelisiniz. "Hayır" cevabını pek çok kez duyacaksınız ancak bilin ki aldığınız ilk "Evet" 'e sımsıkı sarılacaksınız. İş görüşmelerinde rahat olun . Üniversitesini askerliğini bitirip iş arayan siz değil , size asgari ücret teklif etmek zorunda kalan işverenler kasılmalı. Ben 2 hafta önce işten son çalıştığım yerde ön muhasebe kocası yaşını almış,tabiri caizse dede statüsünde muhasebeci bir durumumu bana kar karşılığı ofisi devretme teklifinde bu işi artık yapmak istemediğim için ama niyetlendiğim işleri de yapamazsam diye beklemeye de bana yaza kadar süre göre piyasada bu durumda olan birçok muhasebeci de bu iş için ehil bir haddi gelmiş olan kişilere izah et ya kar ortaklığı ya da kafandan geçen maaşı söyleyip yönetim üzerine iş teklifi anlattığım kişi kaba bir hesap ile aylık 20 k civarı bir para iki eve bakıyor ve bir asistanı çok,2-3 mükellefi de yüksek hacimli işler şekilde bir arayışın içine alanından mezun biri olarak pazarlama kısmının ne kadar hayati olduğunu olmadığı müddetçe bu dönemde para ve sabır dilerim... Matematik bilgisinin iyi olması yıl sonra Lineer Cebir/Calcülüs alanında yapmış Matematik mezunu insanların yazılım mühendislerinden çok tercih edildiğinde ne demek istediğim iyi anlaşılır. Çok fazla kişi var senin durumunda olan, yazılım öğren veya kendini geliştir diyenleri kulak arkası et. Yaşın 30 a yaklaşmış en kısa zamanda kendi ayaklarının üzerinde durman lazım. Askerliğini yaparken subaylık düşünmedin mi ? Tsk içeriden sınavla personel alımı yapıyordu. Kendi işini kur diyenlere bakma şu zamanda iş kurulmaz. Kurulur ama yüksek sermayeli işler kurman lazım, bunlarda çevreye ve tecrübeye bakar. Kpss ye herkes giriyor herkes iyi kötü puan alıyor ama sonuç seninle aynı durumdayım şuan aklımda silahlı güvenlik sertifikası alıp belediyenin kendi bünyesinde olan şirketi %99,8 hisse sahibi orada çalışmayı düşünüyorum. Bir kişiyle görüştüm 11 yıldır çalışıyormuş işten çıkarılma veya atılma durumu yokmuş, sonuçta siyasi kurum. Maaş olarak tl civarında veriyorlarmış, Ankara Anfa Güvenlik çalışma şartları ve özlük hakları iyiymiş. Sonuçta özel sektörde Ahmet Mehmet'in yanında sürünmekten iyidir belki kıçı kırık bir özel güvenlik olacağım ama mesaisi belli, iznin belli ve ödeme günün belli. Zamanda çok hızlı geçiyor sigortasız durduğun her gün senin zararına, o yüzden en kısa zamanda iş ayırt etmeden bir işe girmeye bak. Gene arayışta olursun gene bakarsın. Sosyal bilgiler öğretmeni bir arkadaşım astsubay oldu. Arabayı tamire götürdüğüm işletme sahibi makine mühendisi oto sanayide tüpçülük lpg işiyle uğraşıyordu. Makine mühendisi bildiğin otogazcı olmuş. Demek istediğim kimse kendi işini yapmıyor finansı,ekonomiyi unut. Saatlerce kafa patlatıyorsun hesap kitap işi aldığın para ve sana verilen değer ortada. Başka sektörlere yönel dayın yoksa kpss ye gönül bağlama, özel sektörde seni fazla yormayan işlere bak gene arayışta olursun ama işsiz olunca ne saygınlığın ne paran ne de sigortan oluyor hayat duruyor sen camdan bakarak izliyorsun. quoteOrijinalden alıntı Ria Punkcatileri ingilizcem ve mba var. iibf mezunuyum ve issizim. yazilim ogrenmeyi dusunuyorum. diyeceklerim bu kadar. Başvuru yaptığın yerlere mutlaka birisinin aracılığıyla başvuru yap referans olsunlar yoksa oyalanip durursunuz mutlaka kariyer adimi atmalısınız Hocam jandarma subaylık nasıldır sence ? İroni mi bu anlamadım ama yıllarca kendi bölümüne emek vermiş birinin o bölümle ilgili bir iş yapmak isteyeceğini düşünüyorum. Sayfaya Git Sayfa KPSS’de soruların sızdırılması iddiaları sonucunda, 31 Temmuz’daki sınav iptal edildi, 6-7 ve 14 Ağustos’taki oturumlar ertelendi. Yeni sınav takvimi 17 Eylül’de başlayacak, sınavların hangi tarihlerde yapılacağı ise henüz net değil. Milliyet'ten Ozan Ömer Kadüker'in haberine göre şaibeler tartışılmaya devam ederken aylardır sınava hazırlanan 1 milyon civarındaki adayın da hem moralleri hem de planları altüst oldu. Kimi askerliğini, evliliğini, kimi de tatil planlarını sınava göre ayarlamıştı. Hatta çocuğunun doğumunu sınav sonrasına denk getirmeye çalışanlar bile vardı. Şimdi adaylar kelimenin tam anlamıyla yaşananlar karşısında şaşkınlar. Cevap bekleyen sorular KPSS iptal oldu ancak adaylar pek çok sorunun cevabını bilmiyor. Örneğin, sınava yeni adaylar da başvuracak mı, sınava tekrar girmek istemeyenler ücretlerini geri alabilecekler mi, askere gidenler ne yapacak? Yine bazı adaylar, sınavdan sonra başka şehre taşınmayı planlıyordu. Bu adaylar nerede sınava gireceklerinin sorusunun cevabını arıyordu. ÖSYM dün akşam saatlerinde yayınladığı açıklamayla, yeni sınav için adayların AİS üzerinden sınav merkezi değişikliği yapabileceklerini duyurdu. Öte yandan KPSS’den sonra askerliğe gidecek adaylar da vardı. Onların da planları bozuldu. Askerlik sevk tarihleri 18 Ağustos, 15 Eylül, 13 Ekim olarak belirlenmişti. Bu durumda, yeni sınav sürecinde askerde olacaklar. Bu adaylardan Muhammed Doğan “Sınava Aydın’da girdim, 15 Eylül’de askerlik görevim için Hatay’a gidecektim. Ben sınava internetten hazırlanıyordum şimdi öyle bir imkânım olmayacak. Ayrıca sınav zamanında askerde olacağım. Usta birlik için yerim belli değil. Bu durumda Aydın’a mı gelmem gerekecek? Gidip gelmem 800 TL masraf” ifadelerini kullandı. Mücbir sebep sayılır mı? Ertelenen sınav nedeniyle düğünlerini ya da tatillerini iptal ettirmeyi düşünen adaylar da var. Ancak ödedikleri ücretleri geri alamayacaklarından korkuyorlar. Peki, sınav iptali mücbir sebep sayılır mı? Konuyla ilgili görüş aldığımız Avukat Zafer İşeri “Sebep sonuç bağı kurulduğunda mücbir sebep teşkil eder. Örneğin adaylar, tatil rezervasyonu yaptırdım ama sınava denk geldi gibi sebep ve sonucunu ortaya koyabilirlerse paralarının iadelerini isteyebilirler. Somut olaylarla sözleşmenin feshi yapılabilir” dedi. İşeri, para iadesi almak isteyenlerin izlemesi gereken yolu işe şu şekilde özetledi “Mücbir sebebi göstererek sözleşmenin feshi istenmeli. Aday, olumsuz yanıt alırsa Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurarak ya da Tüketici Mahkemeleri’ne dava açarak alacağını talep edebilir.” Ücret iade edilmeli’ Yeni sınav için adaylardan herhangi bir ücret talep edilmeyeceği duyuruldu. Ancak bazı adaylar, sınava tekrar girmek istemiyor. Peki, bu durumda sınav için ödedikleri ücretler iade edilecek mi? Zafer İşeri, konuyla ilgili şunları söyledi “Aday, sınav hizmeti almak için bir ödeme yaptı. Ancak sınav gerçekleşmedi. Sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde, aday sınava girmek istemiyorum derse parası iade edilmeli. Konu yargıya intikal ederse adaylar haklı bulunur.” ????KPSS'ye girmek istemeyenlere ücret iadesi yapılacak mı?????Sınav iptali nedeniyle düğün salonu, tatil rezervasyonu gibi masrafları geri almak mümkün mü? — Ozan Kadüker ozankaduker August 6, 2022 Düğünlerini ertelediler - Sınav iptal olunca planları bozulan adaylar, sosyal medyada yaptıkları paylaşımlarla mağduriyetlerini dile getirdi. Onlardan öne çıkanlar şöyle - Düğün tarihimi 18 Eylül’e almıştım. Sınav biter bol bol vakit kalır hazırlıklar yetişir diye düşünüyordum, şimdi mecbur düğüne kadar ders çalışacağım. - Eşim hamile olmadan önce “Bebek için KPSS’yi de düşünerek bir tarih belirleyelim, bebeğin doğumu sınavdan sonraya denk gelsin” demişti. KPSS iptal oldu. Doğum sınava denk gelecek böyle giderse. - Askerlikle sınav çakışmasın diye askerliği eylüle ayarlamıştım ve sınav iptal oldu. - Düğünümü KPSS’den sonra olacak şekilde planladım, rahat rahat tatile gidecektim. Ama şimdi şezlongda test çözeceğim - Tüm programı sınava göre yapmıştık. Düğün salonu, davetiye basım ücretleri, yol masrafları ne olacak? 2 senedir atatürk havalimanın'da gerçekleştirdiğim eylemdir. iyi yanları olduğu gibi kötü yanları da var elbet. monoton değildir. hafta içi herkes çalışırken sizin tatil yapma ve varsa işlerinizi halletme imkanınız vardır. haftasonu gibi bir kavram yoktur. uyku düzeniniz bozuktur ama işe gidip gelirken genellikle trafiğe yakalanmazsınız. saat 12 de gece vardiyasına giderken dükkanı kapatmakta olan mahallenin manavı bu saatte işe mi gidilir ahaha diye dalga vardiyasında çok iş olmaz, nispeten rahattır. yeri gelir internette takılırsınız yeri gelir boş boş oturursunuz ama zaman zaman uyku öyle bir bastırır ki sabah olsada gitsem mesai herkes eylenirken siz çalışırsınız. daha böyle uzar gider bu... ilk başlarda uyku düzenini alt üst eder. alışana kadar zombiyi oynarsınız. bi de tuhaf bi dışlanmışlık hissi verir ki onu atlatmak daha zordur. porno sektöründe, std bulaşım riskini feci artıran bir uygulamadır. insanın ilk zamanlarda ruhsal, zamanla fiziksel ve sosyal olarak çökmesine neden olan eylem. herkes fosur fosur uyurken siz çalışırsınız, siz uyurken herkes çalışır. dolayısıyla eş, dost akrabalar unutulur. gece uykusunun yerini ne kadar uyursanız gündüz uykusuyla dolduramazsınız. dolayısıyla ruhsal ve fiziksel çöküntü kaçınılmaz olur. uyku düzeni altüst olur. tek faydalı vardiya sanırım 16 - 24 veya 15 - 23 vardiyası. resmi işlerinizi rahat rahat görürsünüz. kalp krizi riski oranının büyük ölçüde artmasının nedenlerinden biridir. hasılı siz siz olun mecbur değilseniz başka iş bulun. yaklaşık 2 aydır 2 günlük vardiya değişimi ile hayata tutunmaya çalışan bir kobay olarak söylemek isterim ki; şef! bunu okuyorsan topsun olm top. forkliftin kancası varya! iki sene kadar tecrübe ettiğim çalışma şöyleydi üzere, her gün sadece yedi saat çalışılıyordu. çalışma saatleri her gün değiştiği için, farklı günlerde iş dışında farklı aktivitelere zaman bırakması açısından oldukça iyi geliyordu bana. herkesin çizelgesi, ilkokullardaki haftalık ders programı gibi önceden belli olurdu ve herkes içini gücünü buna göre ayarlardı. hafta sonu çok kalabalık olabilecek yerlere hafta içinde rahat rahat gidebilmek, banka, doktor işlerini izin almadan yapabilmek, işe gitmeden önce spora ya da sinemaya gidip stres atabilmek, bazı sabahlar canının istediği kadar uyuyabilmek gibi getirileri vardı. 7/24 çalışan bir işyeri olduğu için, hafta sonlarında da herkese çalışma sırası geliyordu ki, bu da bana göre kötü bir durum değildi. çünkü bu sefer de, hafta içi iki gün üstüste tatil veriliyordu. yönetimce teorik olarak pek hoş karşılanmasa ve desteklenmese de, pratikte on gün üstüste çalışıp dört gün izin yapabilme lüksü de vardı.. bunlar iyi taraflarıydı. ama çok yorucu bir tarafı da vardı vardiyalı çalışmanın gece nöbeti.. bu nöbeti tutan, devamında mutlaka izinliydi. saat sabah sekize doğru eve gel, o gün bir daha işe git, olmaz.. gönüllü bir arkadaş vardı aslında ama tabii bütün hafta için değil. onun gelmediği gecelerde, erkek çalışanlardan az kıdemli olanlara benim gibi bu vardiya patlardı sık sık. kadın çalışanlara pozitif ayrımcılık sonucu tevdi edilmezdi bu ayrıcalık! çok yıpratıcı olurdu bu geceler. yapılan iş türkiye'yi doğrudan ilgilendirdiği için, gece boyunca çok ama çok dikkatli olmayı, sürekli bilgisayara bakmayı, uykuya asla yenik düşmemeyi gerektiriyordu. herkes evinde uyurken, yüzlerce kişilik koca binada bir siz, bir tane de kapıda güvenlik görevlisi, o kadar.. bütün şehir, bütün ülke uyurken, nöbet tutan bir asker gibi uyanık kalmak.. ilginçti tabii.. gün aydınlanıp sabah nöbetçileri geldiğinde nöbetçi derdik gerçekten de gece nöbetçisi de bir nevi kahraman edasıyla yollanırdı evine. arabası yoksa mutlaka şoför getirip götürürdü onu. başka türlüsü de düşünülemezdi zaten.. eve varılıp tuhaf ve kısa bir uyku çekilirdi genelde. ben mesela, dört saat kadar uyuyabilirdim ancak. dolayısıyla o gün hayali fener şeklinde geçer, evden hiç çıkılmazdı..işte böyleydi benim için vardiyalı çalışmak.. hayattaki her şeyde olduğu gibi hem artıları hem eksileri vardı.. bir yıldır tecrübe etmekte olduğum çalışma şekli. iyi-kötü yanları elbette var ama özellikle gece vardiyasının bir kötü yanı var ki insanı insanlığından soğutur. gece vardiyasına geçtiğin ilk gün zaten kendinde değilsindir. geçmiş haftaların verdiği alışkanlıkla o ilk günün gündüzünde uyuman mümkün değildir. ilk dört gün bu durumun olumsuz etkileri azalarak devam eder. beşinci ve altıncı gün artık gece vardiyasına alışmışsındır. hatta an gelir "keşke hep gecede olsam" deyiverirsin kendi kendine sonra birden irkilirsin, "allah korusun" dersin içinden. altıncı gün sonunda nice emeklerle alışmaya çalıştığın ve başardığın gece vardiyası ansızın bitiverir. gözlerinin feri gider. yeni vardiyanda artık geceleri uyuman gerekmektedir ve bir haftadır cin gibi açık olan gözlerin kapanmaya direneceklerdir. 15 on - 15 off vardiyali çalışmak daha bir enterandir. bir vardıya gece bir vardıya gündüz çalışırsın. gunduz vardiyasını tamamlayıp 15 gün eve gidersin, telefonu kapatırsın. 15 gün sonra gece vardiyasına geçersin. ne mudur ne amir görürsün 45 adana sıcaklarını gece vardiyasında atlatirsin. gece cok buyuk is olmaz zaten. bakım, tamir gündüz bitmiştir, sen sadece kontroledersin ara ara. iyi yani vardıya r personelinin insani gereksinimlerine karşı duyarsız bir yönetici, ki etrafta bunlardan bol bir şey yoktur, tarafından düzenlenirse hayatınızı soğuk ve boğucu bir hale sokuyor. mağazacılık için öyle en azından. eğer işe bir hafta boyunca öğlen gelip gece yarısı çıkmanız bekleniyorsa sevilmediğinizden emin olabilirsiniz. veyahut 3 gün sabah/akşam, haftalık izin günü ve 3 gün akşam/sabah gibi ideal bir düzen yerine gecenin köründe çıkıp sabahın köründe iş başı yaptığınız boktan vardiyalar da yazılabilir. bunlar sırf iş olmasın diye haftada bir vardiya çeviren yöneticinin tılsımlı marifetlerindendir. 6 gün boyunca her gece 0130'da evinize dönerken ilk öğrendiğiniz şey bir gözünüzün saate yapıştığı vardiya öncesi saatlerin kesinlikle "işten çıkma" hissinin hakim olduğu akşam saatleri kadar verimli olmadığı oluyor. ailenizden, dostlarınızdan, her türlü etkinlikten deriden sökülen sülük gibi kopuyor, sürekli zamanı kontrol eder halde saatinizin gelmesini bekliyorsunuz. sonra evinize dönüyor ve fedakarlık yapabileceğiniz tek şey olan uykunuzu biçerek rahatlamaya çalışıyorsunuz. haftada birkaç gün akşam çıkamamak ufaktan devreleri yakıyor, kulaklardan yanık kokusu falan geliyor. bir yol var o da istifa etmek mi dersin. yavaş yavaş bitirir insanı. önceleri hafta içi yapman gereken devlet dairesi gibi işlerini patrona ağız eğmek zorunda kalmadan halledebilmek, bazı sabahlar saat kurmadan kalkabiliyor olmak, hava güzelse işe gitmeden önce bir yere oturup çay içip kitap okumak, geceleri iş yerinin gündüz olduğundan daha sakin olması cazip gibi gelir. sonra birden hem işte hem iş dışında geçirdiğiniz tüm bu zamanlarda hep yalnız olduğunuzu farkedersiniz. çünkü çalışmaya, uyumaya ve sosyalliğe ayırdığınız zamanlar herkesten farklıdır. sinemaya yalnız gidersiniz. yalnız yemek yer, yalnız içersiniz. yalnız uyur, yalnız uyanırsınız. iş yerindekilerle az bir araya geldiğiniz için iş arkadaşlarıyla sosyal ilişkileriniz gelişemez, zamanla dışlanmaya başlarsınız. arkadaşlarınız dışarı çağırır, gidemezsiniz. bir süre sonra "uyuyordur, uyandırmayalım" diyerek çağırmamaya başlarlar. olmadık geç saatlerde yemek yediğiniz için kilo alırsınız. vücut saatine aykırı yaşadığınız için psikolojik olarak hassaslaşırsınız. günden güne daha huzursuz, daha depresif, daha sinirli bir insan olmaya başlarsınız. istemsiz olarak sürekli bir şeylerden şikayet eder hale gelirsiniz. saati kollamaktan hiçbir şeye dikkatinizi veremez olur, başladığınız her şeyi yarıda bırakırsınız. artık yaşamıyor, sadece hayatta kalıyor olduğunuzu hissedersiniz. bu hayattan kurtulmak için seçeceğiniz yöntem geleceğe dair taşıdığınız umuda bağlı olarak değişiklik gösterir. küçüklüğümden beri babam hep vardiyalı çalışırdı ve özellikle akşam 8 gibi gidip sabah geldiği vardiyayı hiç sevmezdim. kışın kar ya da yağmur yağarken sobanın üstünde kestane pişirip ailecek çay içerken babamın kalkıp montunu giyip hadi eyvallah deyip çıkması çok koyardı. çıkarken de her defasında şakasına, "boşver işi gitme otur işte ne güzel çay içiyoruz" derdik. babam da gülüp bir şey demeden giderdi. gittikten sonra da kimsenin tadı kalmazdı zaten. vardiyalı sistemin ta amına koyim ben. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın. KPSS'de hata yapmayın 2010'a kadar başvuru yok Memur olmak isteyen adaylar KPSS Rehberi dosyası 1 5 Ocak 2008'e kadarki başvurularda tercih yaparken nelere dikkat etmeniz gerekiyor. KPSS tercih rehberinin bugünkü bölümünde gelen soruları cevaplıyor. Bu yıl sınava giren adaylar için önemli bir değişiklik yapıldı. Yerleşen adaylar 2010'a kadar ÖSYM tarafından yapılan tercih işlemlerine katılamayacakmış. Nedir bu konunun detayı?2008 yılının başında önemli bir değişiklik yapıldı. Daha önce ÖSYM yerleştirmesi sonrasında ilgili Bakanlıkça ataması yapılan kişiler, kütükten düşülüyor ve tercih işlemlerine bir daha katılamıyordu. Şimdi ise bu kural atanıp atanmadığına bakılmaksızın ÖSYM tarafından yerleştirilen tüm adaylara uygulanacak. Bazı adaylar, nitelikleri tutmamasına rağmen tercih yapabiliyor veya ÖSYM yerleştirmesi sonrasında keyfi olarak göreve başlamıyordu. İşte bu düzenleme ile artık bu suiistimallerin önüne geçilecek. Ancak bu uygulamadan haberdar olmayan adaylar kasıtlı olmasa dahi mağdur olacaktır. Bu nedenle bir kez daha adaylara niteliklerini taşımadıkları kadroları tercih etmemeleri uyarısında bulunuyoruz. Bir örnek verelim 2008 KPSSP94 puanıyla Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na teknisyen olarak yerleşen bir elektrik teknisyeni, bu kadroya gidip başlasa da başlamasa da veyahut da aslında elektrik teknisyeni değil de lise mezunu olmasına rağmen şartlarının tutmadığı bir kadroyu tercih etmiş olsa da, ÖSYM tarafından 2010 yılına kadar yapılacak KPSS tercih işlemlerine başvuramayacaktır. ÖSYM HER ŞEYİ BİLMİYOR Burada o zaman adayın nitelikleri öne çıkıyor. ÖSYM neden nitelikleri daha ilk aşamada elemiyor ki? Evet bu büyük bir handikap... ÖSYM bu konuda kendini geliştirmedi. Örneğin MEB öğretmenlik atamalarında; artık bir kişinin askerde olup olmadığı, sabıka kaydı bulunup bulunmadığı gibi birçok husus online bilmekte ve adayı daha baştan tercih işlemlerine sokmuyor. ÖSYM ise beyanla işlem yürütmektedir. ÖSYM hangi adayın ne sertifikası var bilmemektedir. Kişi askerde mi değil mi, bakaya mı kaçak mı bilmemektedir. Sadece adayın beyanını esas almaktadır. Bu da suiistimallere kapı aralamaktadır. Bazı adaylar istenen niteliği karşılamamasına rağmen tercih yapmaktadır. Ancak, puanı yüksek olan bu kişi eğer yerleşirse ataması yapılmayacak ve yeni uygulama gereğince 2010'a kadar KPSS tercih işlemlerine memur ve 399'a tabi sözleşmeli kez yerleşen bir daha hiçbir kadroya mı başvuramayacak? İki kez yerleşememe kuralı şu şekildedir ÖSYM tarafından bir kadro veya sözleşmeli pozisyona yerleştirilen bir aday 2010 yılına kadar ÖSYM tarafından yapılacak tercih işlemlerine bir daha katılamayacaktır. Ancak bu uygulama sadece ve sadece ÖSYM tarafından yürütülen KPSS yerleştirmelerindeki 657'e tabi memur ve 399'a tabi sözleşmeli pozisyonları kapsamaktadır. Oysaki çok farklı personel alım şekilleri bulunmaktadır. İki kez yerleşememe kuralının uygulanmadığı personel alım şekilleri şunlardır 1- İŞKUR'ca yürütülen işçi alımları, 2- ÖSYM tarafından yürütülsün veya yürütülmesin 4/B'li personel alımları,3- Askeri personel ve akademik personel alımları, 4- Zabıta memuru ve itfaiyeci alımları, 5- Adalet Bakanlığı'nca ilan edilen tüm memur alımları, 6- Askeri kurumların memur alımları. ÖSYM tarafından yerleştirilen bir aday yukarıdaki 6 personel alım şekline başvuru hakkını kaybetmemektedir. Yani ?İki defa yerleşememe' kuralı bu ilanlara başvurmaya engel BAŞVURABİLECEK? Şu an memur veya başka bir statüde çalışanlar da başvurabilecek mi? Uygulamaya esas görüşler veren Devlet Personel Başkanlığının açıklamalarına göre çalışanlar da KPSS'ye girebilmekte ve KPSS tercih işlemlerine katılabilmektedir. İki başlık altında çalışanların başvurusunu açıklayacak olursak; 1- Memur olarak çalışanlar 657'ye tabi memur statüsünde çalışanlar KPSS tercih kılavuzunda yer alan memur kadrolarını tercih edebilecekleri gibi 399'a tabi sözleşmeli pozisyonları da tercih edebilecektir. Memur olarak çalışanlar başka bir memur kadrosunu tercih edip, bu memur kadrosuna yerleşmeye hak kazandığında 657'deki hükümlere göre çalıştığı kurumun geçiş için onay vermesi gerekmektedir. Ancak memur olarak çalışanlar, 399'a tabi bir sözleşmeli pozisyonu tercih eder ve bu sözleşmeli pozisyona yerleşirse bu halde geçiş için çalışılan kurumun onayına ihtiyaç yoktur. Kişi memuriyet görevini bırakarak sözleşmeli göreve başlayabilir. 2- Sözleşmeli, işçi ve akademik personel olanlar Bu statüde olanlar memur değillerdir. Bu nedenle bu kişiler KPSS tercih kılavuzunda yer alan memur kadrolarını da tercih etseler, sözleşmeli pozisyonları da tercih etseler, yerleşmeleri halinde çalıştıkları görevleri bırakarak geçiş yapabilirler. Tercihte nelere dikkat edilmeli? KPSS tercihi yaparken ana kural, çok sayıda adayı dışarıda bırakacak şekilde tercih yapılmasıdır. Zira yarışılacak aday sayısı ne kadar az ise bir kadro veya pozisyona yerleşmek o kadar kolay olacaktır. Bu nedenle adayların, mümkün olduğunca sahip oldukları nitelikleri arayan kadroları tercih etmesi gerekmektedir. Örneğin bir elektrik teknikerinin sadece kendi mezuniyetini yazan kadrolara başvurması, ?önlisans mezunu' olma şartını arayan kadroları ise tercihlerinde yer vermemesi gerekmektedir. Zira elektrik teknisyenliğine başvurabilecek kişi sayısı örneğin 10 bin kişi ise, ?Önlisans mezunu olmak' şartını taşıyan aday sayısı 300 bindir. Askerliğini fiilen yapmış şartını istemeyen kadrolara başvurabilecek kişi sayısı örneğin 100 bin iken, askerlik şartı isteyen kadrolara başvurabilecek kişi çok azdır. Yarışılacak adayların, yaş, cinsiyet, belge sahibi olma gibi diğer kriterler de göz önüne alınarak azaltılması gerekmektedir. Mezun değilseniz başvuru yapmayın MEZUN olacağını tahmin ederek sınava giren ancak mezun olmayanlar ne yapacak? Adaylar, KPSS'ye sınav kılavuzunda yer alan açıklamalar doğrultusunda lisans, önlisans veya ortaöğretim düzeyinden girmiştir. KPSS tercih kılavuzunda adayların, tercihlerin internet üzerinden girileceği tarihe kadar istenen koşulları karşılamaları gerektiği hükmü yer almaktadır. Buna göre lisans düzeyinde sınava giren ancak mezun olamayan bir adayın tercihte bulunmaması gerekmektedir. Tercih işlemleri 2010 yılına kadar devam edeceği için adayın mezuniyet sonrasındaki tercih işlemlerine katılması gerekmektedir. Öğrenim durumu değişenler yine de başvuru yapabilecek mi? En sık dile getirilen hususlardan birisi de değişen öğrenim durumlarıdır. Bazı adaylar sınava lise düzeyinden girmiş olmasına rağmen bugün itibariyle önlisans veya lisans mezunu olduğunu belirtmekte ve bunun atanmaya engel bir durum içerip içermediğini sormaktadır. İki başlıkta açıklayacak olursak; 1- Adayların kılavuzdaki açıklamalar doğrultusunda doğru öğrenim düzeyinden sınava girmiş olması gerekmektedir. Örneğin 2008 KPSS Lisans Sınavı kılavuzunda ?2008-KPSS Lisans'a son başvuru tarihi olan 9 Mayıs 2008 tarihi itibariyle lisans diploması almaya hak kazanmış adaylar önlisans veya ortaöğretim düzeyinden; 2006 KPSS Önlisans-Ortaöğretim'e son başvuru tarihi olan 27 Haziran 2008 tarihi itibariyle önlisans diploması almaya hak kazanmış adaylar ise ortaöğretim düzeyinden sınava başvuramazlar.' hükmü yer almaktadır. Adaylar bu açıklamaya göre sınava girmiş olmalıdır. 2- Sınava doğru öğrenim düzeyinden girilmiş ise sonradan ne mezunu olunduğunun hiçbir önemi bulunmamaktadır. Önemli olan doğru öğrenim düzeyinden sınava girmiş olmaktır. Sonradan elde edilen mezuniyetler KPSS sınav puanını geçersiz kılmaz. 2001, 3001, 4001 NEDİR? Tercİh kılavuzuna baktığında, mezun olduğu bölümü göremeyen her adayın başvurabileceği kadrolar ?2001, 3001 ve 4001 Kodları' ile tanımlandı. Kodlar şu anlama geliyor 2001 Ortaöğretim kurumlarının herhangi bir alanından mezun olmak 3001 Meslek yüksekokullarının herhangi bir alanından mezun olmak 4001 Herhangi bir lisans programından mezun olmak. Bu kodlar bir bölüm tanımlaması değil öğrenim düzeyi tanımlamasıdır. Dolaysıyla karşısında bu kodlar yer alan bir kadroyu öğrenim düzeyine bağlı olmak kaydıyla tüm adaylar tercih edebilir. YARIN HANGİ KURUMLAR TERCİH EDİLMELİ Twitter'dan takip etmek için tıklayınız Uluslararası danışmanlık, denetim, vergi, strateji ve kurumsal finansman şirketi EY, Work Reimagined’ araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Araştırma, pandemi döneminin etkilerini geride bırakmaya çalışan günümüz iş dünyasında çalışanların ve işverenlerin beklentilerini mercek altına alıyor. EY Ernst & Young tarafından gerçekleştirilen EY Work Reimagined araştırması, iş dünyasını etkisi altına alan “Great Resignation Büyük Ayrılma/İstifa” ortamında çalışanların ve işverenlerin beklentilerine yönelik önemli iç görüleri içeriyor. Araştırma çalışanların günümüz dünyasında işverenlerden neler beklediğini ve çalışanların gelişimleri için nelere ihtiyaç duyduğunun işverenler tarafından ne kadar anlaşılabildiğini ortaya koyuyor. Toplam 22 ülke ve 26 sektörde fazla çalışan ve işverenin iç görülerini ortaya koyan araştırma, son dönemde çalışanların iş yapma biçimlerinin ve iş hakkındaki düşüncelerinin çarpıcı biçimde değiştiğini gösteriyor. COVID-19 salgını, başarı, amaç ve değer kavramları ile ilgili anlayışları da önemli ölçüde dönüştürmüş durumda. Buna bağlı olarak, çalışanların günlük yaşamdaki önceliklerinde ve beklentilerinde de büyük bir değişim oluyor. Halihazırda yükselen enflasyon, “Büyük İstifa” dalgası, çevresel, sosyal ve yönetişim konularında taahhüt ve eylem çağrıları iş dünyasının gündeminde üst sıralarda yer alırken, herkesin bir yön tayin etmek için çabaladığı iş gücü alanı da yeniden şekilleniyor. Pandemi döneminde öncelikle sağlık odaklı kaygılarla hız kazanan değişimin ilk dalgaları, bugün yeni dalgalar haline dönüşürken, iş gücü; çalışma biçimlerine ve benimsenen değerlere bağlı olarak değişiyor. Bu ise, iş dünyası için yeni fırsatları ve dinamikleri temsil ederken aynı zamanda günümüzde işin niteliğine yönelik ne, nasıl ve neden sorularına yanıt içerecek daha geniş bir bağlam ihtiyacını da gündeme getiriyor. Değişen dünyada çalışma biçimleri de hızla değişiyor EY’nin Work Reimagined araştırmasına göre, günümüzde hem işverenler hem de çalışanlar, hibrit ve esnek çalışma koşullarının sağlanmasının bir zorunluluk haline geldiğinin farkında. Ancak henüz tüm işverenler bu konuda resmi ve net politika ya da yönergeler oluşturmuş ve paylaşmış değil. Pandemi koşullarının etkisiyle son iki yılda çalışanlar tarafından desteklenen ve bazı işverenler tarafından benimsenen esneklik, çalışanların çoğu için bir seçenek olmaktan çok bir temel beklenti haline geldi. Ankete katılanların 80’i haftada en az iki gün uzaktan çalışmak istediğini belirtiyor. Tamamen uzaktan çalışmaya isteksiz olduklarını dile getiren katılımcıların oranı da geçen yılki 34’e kıyasla 20 oldu. Bu da her yerden çalışmanın daha geniş çapta kabul edildiğini gösteriyor. Araştırmaya göre, işe gidip gelme süresi uzadıkça çalışanların uzaktan ya da hibrit çalışma yönündeki istekleri artıyor. Buna karşın, ankete katılan işverenlerin sadece 22’si, tüm çalışanların haftada beş gün ofise dönmesini beklediğini belirtiyor. Çalışanlar kendilerine verilen yetkilerin arttığını düşünüyor, ancak bununla birlikte katılımcıların 43’ü gelecek yıl işlerinden ayrılma olasılıklarının yüksek olduğunu da söylüyor. Böyle düşünmelerine yol açan nedenler arasında ise toplam ücret ilk sırada geliyor. İş dünyası her ne kadar COVID-19 pandemisini ve etkilerini aşmak konusunda istekli olsa da çalışma yöntemleri de dahil olmak üzere, hala değişken bir dünyanın sarsıcı etkileri altında. Hem işverenler hem de çalışanlar, başta bir zorunluluk olarak bir neslin en büyük sağlık sorunlarından birini aşmak için kısa vadeli kararlara odaklanmıştı. Ancak işe yönelik tutum ve stratejiler şimdi diğer makro eğilimler tarafından şekillendiriliyor. Dünya Bankası tarafından yapılan bir analiz, önümüzdeki yıllarda ekonomik büyümenin yavaşlaması, sürekli yüksek enflasyon beklentisi ve iklim felaketlerinin ciddi maliyetlerini ele almak için koordineli eyleme olan ihtiyacı ortaya koyuyor. Bu tablo, “Büyük İstifa” dalgasının dünyanın bazı bölgelerinde hala tüm hızıyla devam ettiği bir dönemde, iş yatırımı ve çalışan duyarlılığı alanındaki görünümü daha da çarpıcı bir hale getiriyor. İşten ayrılma olasılığının yüksek olduğunu söyleyen çalışanların oranı artıyor Araştırmaya katılan işverenlerin 68’i son 12 ayda çalışan iş gücü devir hızının arttığını söylüyor. Çalışanların 43’ü gelecek yıl mevcut işverenlerinden ayrılma olasılığının yüksek olduğunu belirtiyor. Bu oran, çalışanların yalnızca 7’sinin kalma ihtimalinin düşük olduğunu söylediği geçen yıla göre ciddi bir artış. En fazla işten ayrılma beklentisinde olan çalışan grubu 53 oranla ABD’deki Z ve Y kuşağı çalışanlar. Bu beklentinin en yüksek olduğu sektör ise 60 ile teknoloji/donanım sektörü. Hızlı bir değişim geçiren iş dünyasında proaktif bir yaklaşım sergileyebilen işverenler ise, üretkenlik ve kültürel değişim açısından geleceğe dönük olarak daha iyimserler. Çalışan ve işveren öncelikleri tam olarak örtüşmüyor Araştırma kapsamında çalışanlara “Başka bir teklif düşünürseniz iş değiştirmeniz için etkili olan üç neden seçin?” sorusu yöneltilirken işverenlere ise “Çalışanların yeni bir iş deneyiminde başarılı olmalarını sağlamada en önemli üç faktör nedir?” diye soruldu. Çalışanların ilk üç önceliği, toplam ücret artışı için fırsat 35, nerede ve ne zaman çalışıldığı konusunda esneklik 32 ve daha iyi kariyer gelişimi 25 olarak sıralandı. Buna karşılık işverenlerin, çalışanların neye ihtiyacı olduğunu düşündükleri sorusuna verdikleri yanıtlar, öğrenme ve beceriler; esnek programlar veya konum, çalışan sağlığına yatırım olarak sıralanıyor. Çalışanların önümüzdeki 12 ay içinde işten ayrılma olasılığına bakıldığında ilk beş sektör, teknoloji/donanım 56, gayrimenkul ve inşaat 53, profesyonel hizmetler 46, finansal hizmetler 45, telekom, medya ve eğlence 44 olarak sıralanıyor. Konuyla ilgili olarak EY Türkiye Danışmanlık Bölümü Şirket Ortağı, İş Gücü Yönetimi Lideri Gözde Özkale Bilaç şunları söyledi “Son iki yıldır dünyayı büyük ölçüde etkisi altına alan COVID-19 salgını, iş hayatında başarı, amaç ve değer kavramları ile ilgili anlayışları ve beklentileri de önemli ölçüde dönüştürdü. EY olarak küresel çapta ve oldukça geniş kapsamlı yaptığımız EY Work Reimagined araştırması, günümüzde işin çalışanlar ve işverenler tarafından yeniden tasarlandığını, ancak bu iki taraftaki bakış açılarının her zaman tam olarak örtüşmeyebileceğini ortaya koyuyor. Araştırmamız esnekliğin ve hibrit çalışmanın hem çalışanlar hem de işverenler tarafından temelde yeni normal’ olarak görüldüğünü ortaya koymakla birlikte detaylarda görüş ayrılığı ortaya çıktığını da gösteriyor. Yine çalışanların kariyerlerini ilerletme ve potansiyellerine ulaşma motivasyonu ile mevcut işlerini bırakma konusunda hala istekli oldukları görülüyor. Enflasyon ve iş gücü maliyetlerine bağlı küresel belirsizlik ortamı ise işverenleri stratejik iş gücü planlama ve kariyer fırsatlarını yeniden düşünme ve değerlendirmeye yöneltiyor. Öte yandan işverenler, şu anda karşı karşıya olunan gereksinimlere kararlılıkla yanıt vererek, yetenek akışını ve gelecekteki değeri koruyacak yeni bir çalışma biçimini tanımlayabilme olanağına sahip. Liderler kararlı ve öngörülü hareket ederek güven inşa edebilir ve organizasyonlarına daha pozitif bir geleceğe doğru yön verebilirler.” Kaynak BHA – Beyaz Haber Ajansı

hem işe gidip hem kpss çalışanlar